Buğra Kavuncu: “Bu tehditlere pabuç bırakmayız”

İYİ Parti Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Buğra Kavuncu Genel Başkan Müsavat Dervişoğlu’na yönelik tehditler karşısında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un sesiz kaldığını belirterek duruma tepki gösterdi. “Nedendir bu sessizliğin sebebi? Korkuyor musunuz? Herhangi bir şeyden mi çekiniyorsunuz? Bu tereddütünüz siyasi birtakım angajmanlarınızdan dolayı mı?” diye soran Kavuncu, “Bu tehditlere pabuç bırakmayız” ifadesini kullandı.

1994 - 2010 yılları arasında 16 Ocak gününde bölücü terör örgütü tarafından şehit edilen Piyade Er Ayhan Kasımoğlu, Jandarma Uzman Çavuş Serkan Öğütçü, Jandarma Uzman Çavuş İlhan Mutlu ve Piyade Uzman Çavuş Ahmet Muslu’yu anarak konuşmasına başlayan Kavuncu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde de söz alan her İYİ Partili milletvekilinin de o günün şehitlerini andığına dikkat çekti.

 

Teğmenler soruşturması

Teğmenler soruşturmasında karar günü olduğuna işaret eden Kavuncu, “Disiplin suçu işlendiğine dair bir iddia var ortada. Hayatının baharında başarılı olmuş kadın teğmenlerin bahsediyoruz. Başarılarıyla hepimizi gururunu okşayan kadın teğmenlerimizle ilgili yetkililerin vereceği kararlarda, varsa kendi çocuklarını yoksa etrafındaki genç yakınlarını düşünmelerini istiyoruz. Zira olur da olumsuz bir karar çıkarsa bu işin peşin de sonu da bırakılmayacak. İhraç söz konusu olursa o zaman her türlü hukuki yol kullanılır. Gerekirse idari mahkemeye gidilir ve tekrar görevlerine dönmeleri için biz de elimizden gelen her türlü katkıyı desteği veririz. ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ cümlesinden rahatsız olunacak bir durum yoktur. Tarikat evindeki amirale gösterilen anlayışın hayatının baharında olan kadın teğmenlere gösterilmesi de en büyük beklentimizdir.” dedi.

 

Dervişoğlu’na yönelik tehditler: “Bu sessizlik kabul edilemez”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’na yönelik tehditlere değinen Kavuncu, “Bu konuyu burada gündeme getirmenin bir vazife olduğunu düşünüyorum. Çünkü milletin sesinin, milletin iradesinin yansıyacağı bir yerdir burası. Bir siyasi partinin genel başkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu olan bir partinin genel başkanına, bir milletvekiline böyle bir tehdidin yapılması kabul edilemez. Bu tehdit karşısındaki suskunluk ise bizim anlayabileceğimiz, kabul edebileceğimiz bir yaklaşım değil. Suskunluktan neyi ve kimleri kastediyor? Bu sessizlik ve suskunluktan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş'u kastediyorum. Çünkü bu konuya ilk ve en net tepkiyi göstermesi gereken Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı’dır. Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’nın ana vazifesini, milletvekillerinin TBMM çatısı altında vazifelerini layıkıyla yerine getirmelerini sağlamak ve bununla ilgili her türlü koşulu ve şartı oluşturmaktır.” şeklinde konuştu.

 

“Korkuyor musunuz?”

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan da tehditler karşısında bir açıklama gelmediğine işaret eden Kavuncu, “Cumhurbaşkanı yürütmenin başı. Kendisiyle ilgili sosyal medyada bırakın tehdidi adı ve sıfatı anılmadan ima edilecek herhangi bir hakaret veya tehdit olduğunda, bunu yapanlar ters kelepçeyle şafak vakti evlerinden alınıp sorgu sualle tutukluyorlar. Bunun yapıldığı bir ortamda bir genel başkana, bir milletvekiline, millet iradesini seslendirmek durumunda olan bir kişiye yapılan bu tehditlere sessiz kalınması anlaşılamaz, kabul edilemez. Nedendir bu sessizliğin sebebi? Korkuyor musunuz? Herhangi bir şeyden mi çekiniyorsunuz? Siyasi birtakım angajmanlarınızdan dolayı mı bu tereddütünüz? Yoksa muhalif sesleri, legal yollardan, hukuki yollardan değil de, birtakım illegal yapıları meşrulaştırarak ya da bunları cesaretlendirerek susturmak gibi de bir düşünceniz bir fikriniz mi var? Madem açıklama yapmıyorsunuz, en azından bu sessizliğin sebebini bu millete anlatın.” ifadesini kullandı.

 

“Hiç kimseden korkumuz yok”

Genel Başkan Dervişoğlu’na yönelik tehditler karşısında sessiz kalan kişileri ve kurumları kınadığını vurgulayan Buğra Kavuncu “Bu tehditlere pabuç bırakmayız. İYİ Parti kurulduğu günden beri birçok tehdide maruz kaldı. Birçok konuda alçakça iftiralara uğradı ama Meclis'te grubu olan bir partinin grup başkanvekili olarak bu tehditlere pabuç bırakmadığımız için burada bu basın toplantısını yapabiliyoruz. Bu konuyu gündeme getirmemizi tek sebebi de, Türkiye'de milli iradenin sekteye uğramaması ve bununla ilgili hiç kimsenin herhangi bir gasp girişiminde bulunmamasıdır. Yoksa hiç kimseden, hiçbir şeyden zerre kadar da korkumuz yoktur.” değerlendirmesini yaptı.

 

“Terör başının mesajını getirecek bir heyetle konuşacak hiçbir şeyimiz yok”

Terör örgütü PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’la görüşen İmralı heyetine sadece İYİ Parti’nin kapıları kapattığına işaret eden Kavuncu, “Gerekçemiz de çok net olarak açıkladık. ‘Konuşmaya karşı değiliz ancak terör başının mesajını getirecek bir heyetle konuşacak hiçbir şeyimiz yok’ dedik. Bakın burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Milletin oylarını almış her siyasi parti, oy aldığı kesimin ve partisinin de görüşlerini bu meclis çatısı altında anlatır. Burada biz her şeyi konuşuruz ancak bir terör örgütü liderinin mesajını siz getirip bir problemi de bunun üzerinden çözmeye kalktığınız zaman bir kere şunu itiraf etmiş olursun. ‘Bir siyasi parti olarak bu problemi çözebilecek kapasitede üçte kuvvette değilim’ dersiniz. İkinci olarak o zaman size ne gerek var? Bu meseleyi siz binlerce insanımızın hayatına yok etmiş bir terör örgütü liderinin mesajı üzerinden çözmeye kalkacaksınız, bu işin sözcülüğünü yapan bir siyasi partinin ne anlamı kalıyor?” dedi.

 

“Bir savaş varsa barıştan bahsedilir”

Türkiye’nin terörle mücadelede sonuna kadar devam etmesi gerektiğini vurgulayan Buğra Kavuncu “Bu sürecin karşısında makul ve mantıklı, aklı selim durabilen tek parti İYİ Parti olmuştur. Bizi barışa karşı olmakla, Türkiye'de terörün bitmesini istemeyen bir siyasi parti olarak vurguluyorlar. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Türkiye'de terörün bitmesini istemeyecek bir parti olabilir mi? Türkiye'de bu kanın durmasını, bu terörün bitmesini istemeyecek bir siyasi partiden bahsedilebilir mi? Kim istemez. Elbette hepimiz istiyoruz. Elbette hepimiz bu kanın durmasını ve bu terörün bitmesini istiyoruz. Bir barıştan bahsediliyor. Bir savaş varsa barıştan bahsedilir. Kimle bu savaş? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin herhangi bir yapıyla herhangi bir grupla savaş halinde olması gibi bir durum söz konusu olamaz. Savaş devletler arasında olur. Türkiye'nin terörle mücadelesi vardır. Dolayısıyla bir barıştan bahsettiğiniz zaman bunu da anlatmanız lazım. Güneydoğu'da Türkiye'de; etnik kökeni, inancı ne olursa hiçbir yapıyla hiç kimsenin Türkiye'de bir problemi yoktur. Dolayısıyla bu konuyu, bir etnik kimlik üzerine oturtarak çözmeye çalışmak da, Türkiye'nin geleceği açısından tehlikeliler. Bu bir çıkmaz yoldur” şeklinde konuştu.

 

İstanbul’da sahte içkiden ölümler

İstanbul’da sahte içkiden yaşanan ölümlere değinerek, geçen yıl kasım ayının sonunda yaşanan tehlikeye karşı İçişleri Bakanlığı’na yönelik bir soru önergesi verdiklerini hatırlatan Kavuncu, “Cevap yok. Parlamentonun itibarını, konumunu zedelerseniz, gücünü azaltırsanız, bakanları sorumsuz hale getirirseniz; bu Meclis’ten gelen hiçbir şeyi takmayan, sallamayan, bunları vakit kaybı olarak gören bakanlar da işte bu şekilde ortaya çıkar. Bizim sorunlarımıza cevap verip verilmemesinden çok, bu problemlerin sorumluluk duygusuyla bakanlar tarafından dikkate alınıp alınmaması çok daha önemli. Parlamenter sistemin etkinliğinin muhafaza edilmesinin ne kadar önemli olduğunu bu trajik hadiseler karşısında her an yaşıyoruz. Bir bakana, milletvekillerinden bir soru yöneltiliyorsa bu soru milletin muzdarip olduğu ihtiyaç duyduğu konuyla alakalıdır. Milletvekillerinin sorduğu sorulara cevap vermemek, milleti kâle almamak, milleti dikkate almamakla eş değerdir.” değerlendirmesini yaptı.

 

“Millet perişan durumda”

Otoyol ve körü geçişleri ile özel okul ücretlerine yapılan zamları hatırlatan Buğra Kavuncu “Emekliye, işçiye yapılan zamların 3 - 5- 10 katı oranında zamlar yapıldığını gördük. Genel siyasette birileri çıkıp bir şeyler söylüyor. Milletten haberleri yok. Neler yapıldığından milletin haberi yok. Heyetler gidip geliyor. Heyetler birbirlerinin kapısını çalıyorlar ve suni gündemlerle millet susturuluyor. Bütün bunlar olurken de gölgede kalan en önemli konu ekonomi. Millet perişan durumda. Türkiye'nin ekonomik darboğazı milletin yakasına yapışmış. Emekli adeta açla mahkum edilmiş. Asgari ücretli yoksulluğun bile sınırlarını zorlayan bir standarda itilmiş durumda. İktidarın insanlara bir nimet etmiş, sanki bir lütufmuş gibi sunduğu zamlar gölgede kalırken, tepede filler ve pişmeye devam ediyor.

 

“Yakıttan daha fazla geçiş ücreti veriyorsunuz”

İstanbul – İzmir arasında kendi aracıyla seyahat etmek isteyen bir kişinin yaklaşık 2 bin lira harcaması gerektiğine işaret eden Buğra Kavuncu “Fiyat bazında düşünüldüğünde yakıttan daha fazla yol parası veriyorsunuz. Nereden hangi hesabı yaparsanız yapın, hangi ölçüyü baz alırsanız alın işin vahameti ortada. Köprü ve otoyol ücretlerinin asgari ücret üzerinden bir hesaplamasını yaptığımızda, 2015 yılında asgari ücretle İstanbul’daki köprülerden tam 287 kez gidip geliniyormuş. Yeni asgari ücretle bu 235’e düşmüş. Fark nerede? Bugün Türkiye'nin herhangi bir yerindeki vatandaşımızın vergileriyle bu köprülerden geçen başka bir vatandaşın geçiş ücreti sübvanse ediliyor. Yani, Yavuz Sultan Köprüsü'nden ya da Osmangazi Köprüsü’nden geçtiğimde bir kısmını ben ödüyorum, bir kısmına siz ödüyorsunuz.” diye ekledi.

 

Kavuncu, en düşük emekli maaşının asgari ücret seviyesine çıkarılması için verdikleri teklifin Cumhur İttifakı oyları ile reddedildiğini de ekledi.