BTP Kocaeli İl Başkanı Muharrem Can’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıda parti faaliyetleri değerlendirildi, yerel seçim öncesi durum analiz edildi.

Burada partililere hitaben bir konuşma yapan Hüseyin Baş “Türkiye çok sıkıştı, Türkiye parçalanmanın eşiğine geldi. Türkiye ekonomik krizlerle adeta köşeye sıkıştırıldığı bir dönemden geçiyor. Bugün gittiğimiz noktaya baktığınız zaman ekonomik anlamda, Osmanlı'nın parçalanmanın eşiğine geldiği son dönemlerin aynısını yaşıyoruz. Buna artık dur dememiz lazım” dedi.

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın konuşmasından notlar şöyle;

Bakın Türkiye ekonomik anlamda bütün bağımsızlığını, bütün hürriyetini kaybetmiş noktadır. Şu anda bizim Cumhurbaşkanımız, bakanlarımız yurt dışında Körfez’de,  -Körfez dediğim Kocaeli Körfezi değil - Arap ülkelerinde para arıyor. Para ararken bir gün haber çıkıyor, ‘50 milyar dolar gelecek’, ertesi gün haber çıkıyor, ‘1 trilyon dolar gelecek’, ertesi gün haber çıkıyor, ‘3 trilyon dolar gelecek’ diye. Böyle açık artırma usulü para gelecekmiş… İnsan şunu sormaz mı; Bu insanlar sana bu parayı ne karşılığı verecek, niye verecekler? Bu kadar para sana neden verilecek? Bakın sürekli anlattığımız şey, yeni bir gelişme yok, 20 yıldır yapılanın aynısı var. İktidar 20 yıldır, sizin olan zenginlikleri, sizin olan madenleri, sizin olan yeraltı kaynaklarını, size ait olan iş gücünü yabancılara Avrupa'ya, Amerikalıya bedava paraya peşkeş çekti, 20 yıl bu şekilde idare etti. Gelinen son noktada, meteliğe kurşun atılan noktada da, ‘ben bir 20 yıl daha neleri satabilirim de bu insanları tabiri caizse uyutarak 20 yıl daha idare edebilirim’ bunun hesabını yapıyorlar. Türkiye böyle bir döneme geldi.

Sizler (BTP) Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Bağımsızlığını, milletinin kardeşliğini kurulduğu günden bu yana tavizsiz savunan, hiçbir koşul altında ülkesinin geleceğini satmaya yanaşmayan tek siyasi partisiniz. Herkesin, sağcı partisi de, solcu partisi de FETÖ’ye ‘Fethullah Hoca Efendi'nin -tırnak içinde- bir bildiği vardır’ dediği dönemde, ‘bu adam vatan hainidir’ diyen tek kadrosunuz. 2010 yılında bu ülkede referandum yapılarak Türkiye'deki yargının ele geçirildiği dönemde köy köy gezerek, kapı kapı gezerek insanlara bunun yanlış olduğunu, bunun demokratik bir krallık yönetimi olduğunu, ülkenin artık tek adam rejimiyle yönetileceğini anlatan siyasi irade sizsiniz. Kurulduğu günden bu yana Atatürk'ün bağımsızlık sevdasını aynı şekilde halka anlatan, aynı şekilde yaşatmaya çalışan tek siyasi oluşum sizsiniz. Herkesin kafasında bir Atatürk algısı var. Herkese sorsan Atatürkçü ama konu IMF'ye gelince biri Atatürkçü biri değil, konu Avrupa Birliği'ne gelince biri Atatürkçü diğeri değil, konu NATO olunca biri Atatürkçü birisi değil.

Ben, ‘bu ülkenin siyasi bağımsızlığını, askeri bağımsızlığını, eğitim bağımsızlığını, hukuki bağımsızlığını, her anlamda bağımsızlığını istiyoruz’ deyince bana, ‘sen hayalperestsin’ diyenler oluyor. Evet, ben hayalperestim ve benim hayalim Atatürk'ün hayata geçirdiği gerçek, ama senin gerçeğin bu ülkeyi bölmek isteyenlerin hayali. Bakın arada böyle bir fark var! Benim hayalim Atatürk'ün hayata geçirdiği gerçek, onların gerçeği ülkeyi bölmek isteyenlerin hayali!

Bakın burada olmak bunu etrafınıza da söyleyin; Belki sizlere günün sonunda halkımızın tercihidir bilemem, belki sizlere ülke yönetme fırsatı vermeyebilir, belki sizlere bakanlıklar, vekillikler de vermeyebilir. Bunlara garanti veremem, ama burada olmak sizlere şerefli, haysiyetli, karakterli ve günün sonunda hiçbir koşulda ülkesini satmamış, ülkesini yalnızlaştırmamış bir insan olma garantisi verir. Bağımsız Türkiye Partisi’nin size vereceği garanti budur. Yarın arkanızdan, ‘ülkesi için çalışan, vatanı için her şeyini ortaya koyan mübarek bir Türk vatandaşıydı’ diye anılırsınız. Bunun garantisi Bağımsız Türkiye Partisi’nde.

Bazen bir şeyler söylediğiniz zaman size, ‘senin ne oyun var’ diye küçümsemeye çalışanlar olur. Onlara, ‘samimiyetin, duruşun, karakterin oy ile ölçüsü olmaz’ deyin.  Niye olmaz? Atatürk Samsun'a gitmek için o gemiye bindiğinde bağımsızlığı ve Cumhuriyeti düşünen kaç kişiydi biliyor musunuz? Bir kişi bir bir! Beraber Samsun'a gittikleri bile bu hayale sahip değildi. O yüzden bize düşen çalışmak, bize düşen insanlarımıza anlatmak, doğruyu göstermek, inandıklarımızı ortaya koymak ve ülkemiz için ülkemizin geleceği için elimizden geleni yapmaktır diyorum. Hepinize çok teşekkür ediyorum.